İstanbullu bilir, şehrin trafik sorununa bir nebze ışık olan, bazı kimselere arabasını bile bıraktıran Metrobüs, gün geçtikte ilginç olaylara sahne oluyor. Zamanla metrobüse binmek ayrı, inmek ayrı zanaat haline geldi, koltuk için yapılan stratejik hamleler tarihteki en önemli savaşlardaki stratejileri aratmıyor. Kimi zaman adım dahi atmadan metrobüsün içine kalabalığın rüzgarıyla giriyorsunuz.
Geçenlerde bir şeyi farkettim; hücuuummm! edasıyla yapılan metrobüs kapısındaki aksiyonlarda bayanlar çok önemli bir rol üstleniyorlar. Şöyleki eğer metrobüs sadece erkeklere özel bir ulaşım aracı olsaydı, düşünsenize işleyişi çok farklı olabilirdi 🙂
- Metrobüsün duraklarda durması değil artık sadece yavaşlaması söz konusu olurdu. Giderken ve inerken toplu veya bireysel atlayışlarla süreç hızlandırılabilirdi.
- Metrobüs ilk ve son duraklarında çok kısa süre içinde (3-5 saniye) full dolup boşalabilirdi. Bu sayede ulaşımda hız kazanılabilirdi.
- Metrobüs içinde herhangi bir salgına neden olmamak için belediye, belli aralıklarla araç içine otomatik gül veya limon kokusu sıkabilirdi.
- Biz erkekler bayanlara göre daha fazla sıkışabiliyoruz (zip) bu sayede 50 kişilik bir araçta 150 kişi çılgınlar gibi gidebilirdik.
- Aracın arkasında veya önünde “Yolların bülbülü”, “Hastayım bu gidişine” tadında kamyon yazılarına benzer sloganlar ortaya çıkmaya başlardı. Araç içinde ise kurşun veya tükenmez kalemle sevgiliye karalanmış şiirler, sitemler görülebilirdi.
Sonuç olarak iyiki karma şeklinde kullanıyoruz metrobüsü yoksa çok fena değişimler olabilirdi. Birde bunun sadece bayanlar için olanını düşünsenize 🙂